Kunduz

Yaşam Süresi:  24 yıl  Yavru Sayısı:  1–4 Gebelik Süresi:  105–107 gün
Yaşam Süresi: 24 yıl
Yavru Sayısı: 1–4
Gebelik Süresi: 105–107 gün

Bilimsel Adı           : Castor canadensis, Castor fiber

Yaşam Alanı           : Kuzey Amerika

Beslenme              : Otçul
Ağırlık ve Boy         : 27 kg, Boy: 60–100 cm kuyruk uzunluğu: 20–30 cm

Çoğalma               :

Genel Bilgiler        :

Kunduzlarda yuva yapımı
Kunduzlar yuva yapımlarında karma malzeme kullanırlar. Suyun üstünde çalı çırpıdan yapılan kulübelerin içinde çamur ve balçık kullanılarak sertleştirilmiş bölmeler ve geçitler bulunur. Eğer kulübesinin etrafındaki su yeterince derin değilse kunduz, suyun geldiği tarafta kütükler, büyük dallar ve taş parçalarından bir bent meydana getirerek su seviyesini yükseltir. Oluşturulan bu havuzun su seviyesindeki değişiklikler, kunduzların çoğu zaman büyük bir ustalıkla üstesinden geldikleri çeşitli problemlere yol açabilirler. Örneğin sular birdenbire yükseldiğinde odaların su altında kalması tehlikesi oluşur, bunun üzerine kunduzlar da barajda suyun akmasını sağlayacak delikler açarlar. Buna karşılık eğer su seviyesi düşüyorsa, bendi yükseltmeye veya mevcut delikleri tıkayarak suyun akışını engellemeye çalışırlar.
Kunduzlar, insanlar gibi su kanalları, ağaçtan kulübeler, yeraltı inleri ve özellikle akarsular üzerinde barajlar yaparlar. Bu barajların uzunluğu bazen 20 metreyi bulur.

kunduz (1)Şaşırtıcı Mimarlar KUNDUZLAR

Doğadaki kusursuz mimarlardan akla ilk gelen kunduzlardır. Bu hayvanlar, yuvalarını durgun bir göletin içinde yaparlar. Ancak bu göletin özelliği, kunduzların dere üzerinde inşa ettikleri bir baraj ile suni olarak oluşturulmuş olmasıdır.

Kunduz, suyun önünü kesmek ve kendisine yuva yapabileceği durgun bir gölet oluşturabilmek için bir baraj inşa etmeye koyulur. Bunun için, ilk olarak kalın dalları dere yatağının içine iter. Ardından daha ince dalları, daha ağır olanların üzerine yığar. Ama karşısına çıkan en büyük sorun akan suyun bu kitleyi alıp götürme tehlikesidir. Eğer baraj dere yatağına sağlam bir şekilde kenetlenemezse akan su kısa sürede onu tahrip edecektir. Barajın su tarafından dağıtılmaması için yapılacak en güzel şey, önce dere yatağına kazıklar çakmak ve bu kazıklar üzerine barajı inşa etmektir. Bu nedenle kunduzlar, barajlarını yaparken ana taşıyıcı olarak büyük kazıklar kullanırlar. Ama bu kazıkları dere yatağına çakmakla uğraşmazlar, onların yaptığı kazık olarak kullanacakları parçaları taşlarla ağırlaştırarak su içinde sabitlemektir. Kunduzlar, en son olarak yığdıkları dalları, kil ve ölü yapraklardan yaptıkları özel bir harçla birbirlerine yapıştırırlar. Bu harç su geçirmediği gibi, suyun aşındırıcı gücüne karşı da çok dayanıklıdır.

Kunduzun, inşa ettiği baraj, suyun önünü tam 45 derecelik bir açıyla keser. Yani hayvan barajını, dalları suyun önüne rasgele atarak değil tamamen planlı bir şekilde inşa etmektedir. Burada ilginç olan günümüz hidroelektrik santrallerinin tümünün bu açıyla inşa edilmesidir. Kunduzlar, bunun yanı sıra, suyun önünü tamamen kesmek gibi bir hata da yapmazlar. Barajı istedikleri yükseklikte su tutabilecek şekilde inşa eder, fazla suyun akması için özel kanallar bırakırlar. Kunduzun yaratılışı, yapacağı inşaatçılık işi için özel tasarımlarla doludur. Hayvanın en önemli aleti, dişleridir. Yaptığı barajı, dişleriyle kemirip-kestiği ağaç dallarıyla inşa eder. Doğal olarak da, dişleri sürekli yıpranır, aşınır, sık sık da kırılır. Eğer bu iş için özel bir sistemle donatılmış olarak yaratılmasaydı, hayvan kısa sürede dişlerini yitirebilir ve aç kalarak ölebilirdi. Ancak, dediğimiz gibi, hayvanın bu problemi, en baştan çözülmüştür. Çünkü ağaçları kemirmek için kullandığı dört tane ön dişi, hayvanın hayatı boyunca sürekli büyür.

Kunduzun dişlerinden başka su altında çalışırken gözün zarar görmesini engelleyen şeffaf perdeler, burnuna ve kulak içlerine su kaçması engelleyen özel kapakçıklar, su içinde bir balık gibi hareket etmesini sağlayan taraklı arka ayaklar, ayrıca yassı, geniş ve sert bir kuyruğa sahiptir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.